12 Ocak 2011 Çarşamba

egzostizsm..!!


(resim: gerçek bi exorcism.)


başımın içindeki fillerin aşk dansı hala bitmedi.. ve midem, ağzımdan ait olduğu yere döneli sadece bi kaç saat oldu..






dün gece en eski içki arkadaşımla beraberdim.. iyi içicidir kerata ve ben de her seferinde bok varmış gibi ayak uydurmaya çalışıyorum ona..






gecenin sonucu, klozetten bakılan kusmuk falları.. içim kabarmış, falımda öyle çıktı..






arkadaşlar; yaşım sekiz, yaşadığım yıl seksen sekiz yada sekmesen sek değiliz ama insan hissettiği yaştadır diyolar.. benim hissettiklerim bana tuhaf geliyor (al bakalım eline sana normal gelirse söyle) .. kankama sığındım bende o yüzden.. çağırdım geldi sağolmasın pezevenk!!




ne zaman gelse olay oluyo, kafa açıyo..




epey konuştuk ipneliğin hammmaddesi ile!! bin türlü laf ederim hem arkasından (götü güzel) hem yüzüne (yüzü de güzel.. reklam gibi puşt!! )




kalkar kalkmaz (bugün kalkar, belki yarın kalkmaz!! kaçırmayın sonra kalmaz!!) ayılır ayılmaz, aklımda kaldığı kadarı ile muhabbeti size aktarayım dedim.. kayda geçmesi gereken bi muhabbetti.. çünkü bana epey bi geçti!! bari bişeye benzesin..




dışarda değildik.. bendeydik.. zaten yapı itibari ile misafir ağırlamayı seven bi adamım.. nerde olacaktık?? tabii ki bendeydik.. dışardan bakan bi çift göz (rengi farketmez!! bok kahverengisi ile gök mavisi aynıdır bu şartlar altında) beni tek görürdü illaki.. çünkü "bendeydik"..




"misafirim" gelirken aramaz, aşağıdan bişey lazım mı diye sormaz, kapıyı bile çalmaz.. ben yaparım alışverişi, ben hazırlarım ortamı, O gelir!!




geldi, oturduk.. altına bi aşortman, üstüne bi tişört verdim..




teke götlü, keçi boynuzlu birisine aşortman-tişört verirken dikkat edin.. eskilerden verin.. boynuzları tişörtünüzü delecektir giyerken.. kokusu ise aşortmanızı bir daha giyilmez hale getirecektir..




eee, "şeytanla" kafa çekmenin de bazı zorlukları olacak.. ben alışığım.. maksat sizi uyandırmak olsun..




neyse efendim, girizgahı çok uzattım.. kafa dağıtasım vardı, elemanı çağırdım.. oturduk sohbet ettik.. aklımda kaldığı kadarı ile size şeytanla olan sohbetimi aktarıyorum..




hani klasik geyik vardır; "herkesin şeytanı içindedir" felan felan filan filan.. bu öyle değil işte.. bana bayağı bildiğin efsane, din, mitoloji; şeytan, iblis, lucifer geldi gece oturmasına..




aramızda klasik şakadır, ne zaman otursak ruhumu satın almaya çalışır.. yine sordu "ne istersin len ruhuna karşılık" diye.. (buraları çok net hatırlayabiliyorum.. henüz yeni başlamıştık içmeye..)




"abi" dedim, "ben piyasayı bilmiyorum. ne veriyosun hele sen bi söyle bakıyım"




"sana" dedi "hayatının aşkını vereyim"




"ya kanka" dedim. "onu bi geç. o işin garantisi yok."




"mutluluk mu istiyosun sen? para, pul, şan, şöhret, karı, kız! ne istersen!" diye sordu ağzının suyu akarak.




"az laf çok iş kanka. vur baklım şişenin dibine" dedim. artisliğin ne lüzumu varsa.. güldü zaten bana.. arpadan ekmek yapmak isteyen mısırlı gariban mahzeninde birayı bulduğunda benim kanka ordaydı.. kime artislik yapıyosam..




"bira hamallık be NoriNim" dedi, birden bi şişe tekila belirdi.. (şeytanla içmenin güzel tarafı bu zaten.. isterse sizi deniz dibinde, ay yüzeyinde, bulut üstünde içirebiliyo.. en pahalı içkiyi, en imkansız şarkıcı karşında miyavlarken içebiliyosun!!)




"lan" dedim "çift boynuzuna sıçtığım. beni sen değil ama bu tekila pis çarpar! amacın ne lan!!"




(gülüşmeler)




"hem bi açıkla bakıyım bana. bu ruh satın alma olayı felan ne iş?? ne çıkarın oluyo??" diye sordum




"yahu sistem basit. ben sana istediğin bişeyi veriyorum, sen de bana ruhunu veriyosun.."




"ruhum senin ne işine yarıyo hadi onu geçtim kankacım ama bişeyi merak ediyorum.. zaten sen bana vermeden elde edemeyeceğim ne var?? hayatının aşkı dedin az önce.. aklına ilk bu mu geldi?? koskoca şeytan.. boynuzuna tırmansan yarı yolda yaşlanırsın, yaptığı teklif bu mu??"




"yahu o dediğim çok rağbet görüyo.. alışkanlık diye O nu dedim."




"lan, en son satın aldığın ruhu ne karşılığında elde ettin bi de bakıyım"




"hehe.. buraya gelmeden hemen önce malın birisinin ruhunu aldım. hem de neredeyse bedavaya. iki lezbiyenle sevişmek karşılığında sattı ruhunu mal."




"e abi! o kadar porno izlerlerse olacağı bu tabii." dedim. içimden de adama hak verdim. bence fena bi bedel değil :D




"al sana da vereyim iki lezbiyen istersen" dedi gülerek.. zihin okuyo bi de ipnetor..




"yok abicim sağol bu gece gazım çok evin akustiği bozulur. düşünmen yeter." dedim insan gibi :D şeytana insan gibi konuştum ya, bana da helal olsun :D




"lan göt!" dedi "ne eksiğin var peki? hele bi de bakayım? beleşe vermeyen piç olsun!!"




"aman abi piç miç ne gereği var asabiyetin. hem yok abi bi eksiğim. ne isteyeyim şimdi?"




"demek ki allahın sevdiği kulusun."



"e sen buna bozulmuyo musun?" diye sordum.



"sana neden bozulayım oğlum? ben hepinize gıcığım toptan. ayrıca az laf çok iş diyen sen değil miydin? iç bakalım şu tekiladan bi şat daha."



"yahu şeytişko, içmesine içeyim ama benim içime bi kurt düştü."



"neden len?" dedi azıcık bozularak. "sana bi pisliğimin dokunduğunu gördün mü hiç?



"yok lan senden değil. tekiladan." dedim gülerek. ve ekledim "tekilanın kurdunu yuttum galiba az önce."


(gülüşmeler :) )



"ben asıl kime uyuz oluyorum biliyo musun NoriNim? kıvanç tatlıtuğ'ya. adını söylemesi bile zulüm bence."



"oha abi! o neden be? nerden çıktı şimdi?

"şimdi afedersin bu piç bana geldi bi şekilde yıllar önce.. ama görsen nasıl çirkin nasıl çirkiinnnnn.. şaşarsın yani o kadar olur. hani derler ya allah unutmuş, şeytan tepmiş diye. ben tepmem ayağıma sivilcesi felan bulaşır diye. o derce çirkin bi herifti bu. neyse azmış tabii çocuk, yanıyo. tutturdu bana ortadoğu ve balkanların tüm hatunları hasta olsun istiyorum diye. ulan bi çocuğun tipine baktım bi ruhunun ederine baktım. ı ıh kesin zarardayız, siktir ettim gitti bunu. sonra artık naaptı ne etti bilmiyorum herif bu hale geldi. şimdi ben uyuz olmayayım da kim olsun? sorarım sana NoriN efendi."

"hehe.. benzeri bi durum benimde başıma geldi be abi yıllar önce, sıkma o yüzden canını."

"siktir lan benzeri durummuş. ne lan benzeri dediğin?"

"abi o zamanlar ingilterede katolik lisesinde okuyorum ama bi kız arkadaşım var okuldan. yani durumlar acayip helacanlı. neyse abi biz bu kızla bi kere öpüştük altı üstü bi boşlukta ama o öpüşmeye nerden baksan şu yaşıma kadar 317 tane 31im rahat vardır."

"ulan pis abaza, ne alakası var konuyla?"

"dur lan çift toynaklı, az bekle! sonra bi gün bu kız geldi bana günlüğünü okuttu ders arasında. aynen şöyle yazıyodu: geçen gün NoriN'le öpüştük ve çok heyacanlandım. öpüşmek bile bu kadar heyacanlıysa acaba sevişmek nasıl bişeydir. peki ben bu yazının üstüne ne yaptım?"

"ne yaptın?"

"güldüm abi. ama öyle böyle değil. yerlere yatarak. kız da günlüğünü elimden kaptı bi hışımla kaptı gitti bi daha da benimle konuşmadı. tabii ben o yazıyla kızın ne demek istediğini bi süre sonra çözdüm ama iş işten geçmişti. ve o kız kim biliyo musun? lady diana!!"

" amaaannn salla o karı hiç iyi sevişemiyo zaten. çarls neden boşadı sanıyosun?"

"konuyu değiştireyim izninle. insanlıktan neden nefret ediyosun?"

"özel hayata girer geç bu konuyu."

"peki hayatın anlamı ne?"

" sizin hayatınızın benim için bi anlamı yok. ama sen kendiniz için soruyosan şöyle söyleyeyim: julia roberts!"

"hö?!?"

"ye,dua et, sev."

"tekila ne olacak o zaman?"

"ye, iç, dua et, sev öyleyse."

"seks ne olacak o zaman?"

"lan salak sev dedik ya. illa uzaktan mı sev dedik? nasıl seversen 'sev' işte!"

"hmmm.. mantıklı aslında."

24 Aralık 2010 Cuma

LİFE ALONE


eee, yılbaşı geliyo; ruhu gençlerim, yüzleri semizlerim, parası bol kerizlerim benim.. ne yapcaksanız yapın ama bana çaktırmayın.. zira yılbaşına feci uyuzum ve hatta kılım bi de nefret etmenin eşiğindeyim hatta bi ayağımı eşikten içeri soktum, eşik az gevşesin ayak bacak girişiyorum ipneye..!!

ne yapıcaksınız yılbaşında?? heryerde yemeli, içmeli ,sazlı, sözlü eğlence var.. bi dolu konserler felan.. tabii ev partileri çok tercih edilecek illaki.. yada bazı şehirlerde sokaklar meydanlar dolacak taşacak..

kimi verecek parayı "uncountable" yerli içki olan bi yere gidecek.. "ulan" dicek "buraya bu gece yüzyirmi kaat saydım. temizinden iki büyük rakı bitirmeliyim ki kara geçeyim." hatta bi de sırıtıcak o salak "hehehe aklımı seveyim aklımı" diyerekten.. sonra tanımadığı bi dolu herifle halay çekicek, oratmdaki en çirkin kıza yavşıycak, sevgilisiyle kavga edicek, kafası hala yerinde olan arkadaşları bununla uğraşırken geceleri zehir olacak, pek özenerek giydiği kıyafetlerinin üstüne kusacak, "akşama sevişmeden espri olur, güleriz" diye giydiği kırmızı dona işeyecek, ertesi sabah hala midesi bulanarak ve başı çatlayarak uyanacak!!

konsere felan gitmeyi ise bence hiç düşünmeyin.. sıkıntı garantisi veriyorum size oturduğum yerden.. çünki görünen köy kompile size girsin!! en sevdiğiniz grubun konserine bile gitseniz grubu ağız tadıyla dinleyemezsiniz.. yılbaşı diye eğlenmeye odaklanacaksınız, it gibi içeceksiniz konser yalan olacak.. yada siz efendi gibi içerim, müziğimi dinlerim deseniz bu sefer yılbaşı diye eğlenmeye kasan gerizekalılar sizin canınızı sıkıcaklar.. hiç gerek yok.. o grup yıl içinde de gelir yine oraya.. yılın başı, yılın sonu ne farkeder??

pardon ne dediniz?? evet abi haklısın mı dediniz?? siz napıcaksınız siz?? arkadaşlarla evde toplanıp takılıcaksınız öyle mi?? aferim lan size mal değnekleri siziii.. abaza saplar sürüsü.. 31 erkeğe 2 kız toplanın o evde, o iki kız da artık hangilerinizin sevgilileri ise surat assınlar orda oldukları için.. geceyi toptan total rezil etsinler.. içenle mi uğraşsan, sıçanla mı?? sırf o gece yılbaşı gecesi diye bi acayip eğlenme çabaları.. çok içelim, sarhoş olalım, salak salak dans edelim zorlamaları.. ev sahibine zaten yazık..

"sen napıcaksın lan?!?" diye sesini yükselten arkadaşım.. o el insin yoksa ayırırım elini kolundan bi daha siksen kalkmaz!! valla ben geçen sene evde tek başımaydım.. yemişim yeni yılını krismısını dedim.. dinimizde yeri yok zaten.. aldım bi şişe tekila beş altı tane de bira.. (bkz: bu gece yılbaşı.. çok içmeliyim) saat on iki de defile izliycektim göya.. içtiğim tekilaların tuzlarını yalamaktan tansiyonum çıktı be gece gece.. defile felan da yalan oldu..

aslında en güzeli ve özeli; evliysen karınla, değilsen ananla evinde otur keyfine bak.. tvler bile eğlenmeye zorlandıkları için kapa tvyi gitsin.. hem belki bu sefer hakketen tutar; yeni yıla nasıl girersen öyle geçer sen de tv denen naletten kurtulmuş olursun bu vesile ile.. fena mı?? (gerçi o mit tutsaydı ben bi sene boyunca sevişirdim.. olmuyo o iş öyle.. saat tam 12yi vurduğunda ben de vuruştaydım bi keresinde ama sonra sene pek kurak geçtiydi.. o yüzden çok güvenmeyin derim..)

gerçi şu olabilir mi acaba?? bu mit belki hayat boyu sadece bi kere geçerlidir?? abbooo eğer öyleyse tutuyo demektir.. ben epey yıllar önce sırf yavşaklığına yeni yıla asılarak girmiştim.. bak o zamandan beri sürekli "ELİzabet"!!! demek ki neymiş?? mit tutmuş.. NoriN de siki tutmuş afedersiniz başkanım..

zaten sokaklarda, meydanlarda kutlamak isteyen parmaklanma delisi arkadaşlarıma hiç bi lafım yok.. neymiş havaifişek izliyceklermiş.. iyi, devam edin siz.. bak bak yukarda kuş var.. hoooppp pandik!! geçmiş olsun, sıradaki gelsin.. seneye yine bekleriz!!

aha bi de klasik geyiktir.. geçen sene değerlendirilir.. en iyi film, en bomba olay, en süpriz ilişki felan.. hadi azcıkta ondan yapalım..

2010: başladığı gibi bitti.. elizabet ve ben girdik yeni yıla elizabet ve ben bitiricez sanırım.. yoksa benzine zam gelmiş, israil gemimize dalmış (gemi bizim mi o bile belli değil) umurumuzda değil.. alkole sigaraya gelen zam bi ayıp oldu yani recebim..

geçen seneye yalnız girdim çünkü operasyondaydım, bu seneye yalnız giricem çünkü yoldayım..

yoksa krısmıs hristıyan adetiymiş felan yalan.. onların bile adeti değil.. isa aslında temmuzda doğmuştur (ki biz türkiyede yeni yılı kutlarız isanın doğuşunu değil.. ki öyle olsa bile kuran isayı hem peygamber hem mesih olarak tanır.. biz doğumgününü kutlasak ne eksilir ne azalır.. ) noel baba aslında antalyalıdır.. hadi onu geç, elbisesinin kırmızı beyaz olması bile aslında çok yenidir.. önceden yeşil beyazmış, bin dokuzyüz kırk küsürde koka kola bi reklam kampanyasında kırmızı beyaz bi noel baba oynatır o günden beri tüm dünya zavallı noelciki kırmızı beyaz bilir..

felan felan.. sıkıldım yazmaktan.. gidin uyuyun.. yada yeni yılı kutlayın.. ben bu seneyi kalbim kırık kapatıyorum.. oysa daha düne kadar mutluyudum.. demek ki yılbaşı mitiyle alakası yok.. yalnızlık ömür boyu gelsin size MFÖden..

(yazının ismi: home alone, seri ailenin küçük haşarı oğlunun bi yılbaşı gecesi evde unutulmasıyla başlar..)

facebook: Norin Feltonian

20 Aralık 2010 Pazartesi

Fi(nea)nal Fantasy


resim: ayakkabıdan şampanya içmem, ayaktan şarap içerim :D


arkadaşlar sizce fentezi nerede biter ve sapıklık nerede başlar??

misal ben ayak fetişistiyim resimden de anlaşılacağı üzere ama askerdeyken kadın fücudunun bu pek sevdiğim uzvunun kötü ellerde ne kadar korkunç bi silaha dönüşebileceğini bizzatihi burnumla test ettim ve elbetteki bu durumdan hiiiçç keyif almadım.. eğer alsaydım işte o kesinlikle sapıklığa girerdi artık :D

yada daha çarpıcı bi örnekle konuyu biraz daha açmayı deneyeyim.. pek müstesna azizlerim bana katılıcaktır ki gecenin kör karanlığında ihtiras dolu saatler yaşadığımız lezizimize biraz haşin davranmak hepimizin içini gıcıklar.. "hanım" arkadaşımızın ertesi gün her oturduğunda kulaklarımızı çınlatacağını bilmek bizim de günümüzü epeyce renklendirecektir.. hatta şundan eminim ki yazıyı okuyan pek sevgili arkadaşlarımın anıları canlandı ve ufak bi kıpırdanma yaşadılar.. yüzlerine ise müstehzi bi sırıtış yerleşmiştir bile.. ;)

tamam buraya kadar olay fenteziye girer.. bi kaç "love spank"ın kimseye bi zararı yok.. peki ya kadının boğazına bıçak dayayıp onu isteği dışında ilişkiye zorlamak?!!? sapıklığın dik alası!!

peki ya şuna ne demeli?? herkes hemde herkes kendisinden daha genç insanlara arzu duyar.. mesele arzu duyma meselesi olduğuna göre buna kadınlar da dahil elbette.. 45lik 35liğe, 35lik 25liğe, 25lik 15liğe..!! hop hop hop.. son ikili biraz sıkıntı yarattı sanki ha?? e ama "hey onbeşli onbeşli. tokat yolları taşlı" diye türkümüz vardı ya bizim.. o ne olacak o zaman?? eskiden sapıktık şimdi mi normalleşiyoruz yoksa sapıklık kavramı da aynı güzellik yada özgürlük gibi çağa ve topluma göre şekillenen bişey olabilir mi acaba??

peki 15 yıl 12 ay 52 hafta 364gün yaşamış bi insan evladı çocuk sayılıyo da 18 yaşını doldurunca mı yetişkin oluyo?? buna kim, nasıl karar veriyo?? insan kendi cinsel kimliğine ve ilişki tercihlerine istediği gibi karar verme özgürlüğünü ne zaman kazanır sizce??

yani elli yaşında bi adamın 25 yaşındaki iş arkadaşıyla beraber olmayı hayal etmesi fentezi ama 35 yaşındaki çarpık zihinli bi "insansı"nın 10 yaşındaki bi zavallıyla birlikte olmayı düşünmesi ise tek kelime ile sapıklıktır değil mi a gönül dostlarım??

bu işin hayvanla yapılanı da var, ölüyle yapılanı da..!! sevişirken kendi kafasına poşet geçiren de var, partnerinin kafasına kese kağıdı geçiren de..

bunlar tamam.. pek çok insanın hoşlanmadığı ve hatta kınadığı, iğrendiği şeyler.. bunlar sapıklık eyvallah.. ama halkın neredeyse fifti fifti bölündüğü bazı konular var.. ya onlar n'olucak??

kimi der "hak yolu dururken ne işim var bok yolunda" , kimi de şarkısını yapar bunun "iki yol var aslında"..

kimi homofobisinden soyunma odasına giremez, kimi de "trencilik" oynamaktan vazgeçemez..

kimi eşinin yanında hacet gideremez, kimi de eşinin üstüne işemeden uyumaya gidemez..

çok kolay bi şekilde işin içinden sıyrılabilirsiniz aslında.. "ben kimseye zarar vermiyosam ve beraber olduğum insan da razıysa sana ne kardeşim bundan." diyerek.. şimdi "rıza" şartı bence geçersizdir.. memlekette o kadar rıza yok.. işin yoksa rıza bitti recep verelim geyikleriyle uğraşdur.. (hehe çok kötüydü beaaa) yani demek istediğim on yaşında kızın ırzına geçiyo 30 tane kelli felli, sikleri düşecise, aşağılık, uurrusspuu çocuu sonra da mahkeme kızın sözüm ona rızası olduğu için cezalarında indirim uyguluyo.. !! (hakim hanım lütfen beni tekrar cezalandırmayın)

"kimseye zarar vermeme" konusunda ise size katılıyorum arkadaşlar.. yani tek zararınız komşularınızı uykusuz bırakmaksa "hiç durman, aynen devam!" sapıksanız da tatlı sapıksınız demek ki.. yerim ayol sizi ben.. :D

hepberaber trene binelim miiii?? :D

yok cidden merak ediyorum siz ne düşünüyosunuz??? fentezi nerde bitiyo iş artık nerde "gerçekten" çirkinleşmeye başlıyo?? benim fikrime göre aslında kriter yine "rıza"!! rıza gel çocuum buraya, göstert bakiim amcalara kriterini.. yani rızası alınmayan ve alınamayacak olan bi partner ile ilişkiye girilmesi kabul edilemez..

ne demek istedim örnekleyeyim: çocuklar, hayvanlar, ölüler, akıl hastaları, bu işe zorlananlar ve tabii ki vitrin mankenleri..

bunlar dışında isterseniz karınızın bokunu avuçlayın, isterseniz kovboy arkadaşlarınızla dağa çıkın.. kime ne??

siiyuusuun..

siimiyom!!

(siimek: anadolunun bazı yerlerindeki halk ağzıyla işemek)

facebook: Norin Feltonian

19 Aralık 2010 Pazar

31inci hariciye koğuşu


çok çok çok özür dilerim insan üstü derecede sevdiğim öpüjem abijim hayranları.. neredeyse iki aydır sizlerden uzak kaldım.. ama sinirlenmeden önce bi sorun "neredeydin lan eşek herif?" diye

ben de size "eşek herif felan ayıp oluyo ama" diye cevap vereyim, bu konu burda kapansın.. ha, derseniz ki " o kadar kolay değil" o zaman el mecbur açıklarım durumu..

ama madem açıklıyorum bi oyun oynayalım.. ben size neden iki aydır ortalarda olmadığıma dair olası seneryolar sunayım siz de hangisi gerçek tahmin etmeye çalışın.. doğru tahmin eden ilk üç kişiye bi şişe şivas regal.. hehe vallahi :D (durumu zaten bilenler yarışmadan muhaftır, kusura bakmasınlar)

senaryo 1: askerden daha fazla kaçamadım ve en sonunda gidip en yakın şubeye teslim oldum.. şu anda da çarşı iznindeyim ve bu satırları anadolunun süper sikik bi şehrinin daha da sikik bi ilçesinin inanılmaz derecede sikik bi kasabasının artık bu kadar da sikik olunmaz dedirten internet kafesinden yazıyorum..

seneryo 2: işlemediğim bi suç yüzünden iki aydır tutukluydum.. en sonunda önceki gün görülen duruşmam neticesinde tutuksuz yargılanmama karar verildi ve işte karşınızdayım.. bu satırları da davama bakan bayan hakimin evindeki bilgisayardan yazıyorum çünkü kendisi ile beraber olmazsam hakkımda tutuksuz yargılanma kararı vermeyeceğini bana bi şekilde iletmişti 52 yaşındaki çılgın bakire abla..

seneryo 3: en sonunda beklenen oldu ve mutant genim harekete geçti.. ben de bi anda ortaya çıkan süper güçlerimin gereklerini yerine getirdim ve tam iki aydır kapkaçtan tut uzaylı saldırısına kadar siz ufak insancıklar yataklarında huzurla uyurken görev başındaydım.. ancak bugün boş vakit buldum da nete girebildim..

seneryo 4: iki ay önce bazı arkadaşlarla genel eve gitmiştik söylemesi ayıp.. orda bi hatunla beraber oldum ama görseniz yok böyle bi güzellik.. bi de tatlı dilli hoş sohbet ki görmeyin yani.. neyse ben bu hatunu çektim çıkardım o hayattan beraber uzaklara kaçtık.. iki ayın sonunda ancak madagaskar'a yerleştik ama burda internet bağlantısı biraz sorunlu o yüzden sürekli yazı yazamıyorum..

seneryo 5: kolombiyadan getirip yurda soktuğum kokainler havaalanından çıktıktan hemen sonra götümde patladılar ve kafam tam iki aydır beton gibi üstünüze afiyet.. daha anca kendime geldim.. tavşan gibi hoplayıp zıplıyorum iki aydır kusuruma bakmayın azcık uykum var muhabbeti erken kesebilirim..

seneryo 6: yolda yürürken sevgilime laf atan iki hayvana giriştim alkollü kafayla ve iki parmağım kırıldı o yüzden iki aydır yazı yazamıyorum.. yeni yeni iyileştim artık yine sizlerleyim.. (hayır anlamadığım yol kenarında dikilen iki öküz başka bi erkeğin SAĞ ELİNE neden laf atar??)

yarışma kurallarını güncelliyorum: en keyifli üç yoruma gerçekten birer şişe fiski lan.. gönlümden koptu birden.. :D içeriz beraber güsel güsel..

öptüm ama böyle salyalı malyalı bol şapırtadarak.. hadin dağılın..

facebook: norin feltonian

10 Kasım 2010 Çarşamba

me, myself and NoriN








resim: from gentle to mental (türkçesi: delirttiniz ülen beni!!)





arkadaşlar farkında değilsiniz belki ama yirmi, otuz yıl önce erol taş'ı taşlıyan insanlar hala aramızdalar.. yada biz onların torunlarıyız besbelli.. (bu arada erol taş'ın soyadının taş olması ne tatsız bi ironidir kendisi adına.. oysaki soyadı gül olsaydı mesela kendisine çiçek atarlardı hatta belki cumbaba yaparlardı.. (eyvah siyasi espiri yaptım.. göt altına gitmeyelim durduk yere?? neyse not yazarız ordan sizlere :)p ))


şunu demek istiyorum sevgili okuyucu; necati şaşmaz'a polat, halil ergün'e ali rıza bey diyen ve bunda ısrar eden bi medya var karşımızda.. yolda selçuk yöntem'i görüp "karın seni aldatıyor" diye uyaran insanlarla kaynıyor bu ülke..

ha, bu konunun genel öpüjem abijim konseptiyle ne alakası olduğunu merak edenleriniz olabilir yada olmayabilir.. ama olsa da yazıyorum olmasa da yazıyorum!! zaten alakası var sizi küçük şapşallar :D

"ne alakası var" diye sorduğunuzu duyar gibiyim.. çünkü hepinizin evlerine dinleme cihazı yerleştirdim ama sistemde bi problem var, ses çok net değil..

şimdi konumuza dönersek; bu satırların yazarı, bildiğiniz üzere naçizane NoriN kulunuz.. ve fekat bazı anlayamayanlarınız için (ne yazık ki üzülerek) altını çiziyorum ki NoriN aslında kurgu bi karakter.. yani tüm 31 boyunca NoriN olarak yaşamıyorum!! (tüm 31: 7/24 demek.. yedi ve yirmi dördü toplarsak 31i elde ederiz ki ben hergün bunun sağlamasını yapıyorum.. sürekli otizbiri elde ediyorum.. yani bu hesap konusunda içiniz rahat olsun ;))

yani bi nevi gizli kimlik olayı söz konusu burada.. süpermen donunu taytının üstüne giyiyor diye kalrk kent işe o şekilde mi gidiyor?? kocaman bi hayır!! e madem neden benden NoriN gibi davranmamı bekliyorsunuz sevgili okuyucular ve beni tanıyan bi avuç arkadaşım??

yazının birinde kabak koyu geçiyor "sen kabağamı gittin piç" diye cebime mesaj geliyor, bi diğer yazıda "kadınlar şeytandır" diyorum NoriN FeltoniaN'in feysine gaylerden "haklısın panpa" diye mesaj geliyor, "insanlık olarak seksi çok ciddiye alıyoruz" diyorum Hüseyin Kaya "Filiz sevişelimmi" diye yorum bırakıyor!! yılbaşı çamını götüme sokmaya karar verdim yazsam millet ciddiye alıp "yılbaşı hiristiyan adetidir. dinimizde yeri yoktur" diye mesaj atacak diye korkuyorum.. kaldı ki çam dikenli yaprrraaakk yapısı nedeniyle tercihim değildir.. ben daha çok kaynana dili olarak bilinen bitkiyi tercih ediyorum :)p

gerçi ukalalıkta bi yere kadar "panpa"lar, sonuçta ünlü olmanında bi bedeli var.. bu işe girerken bunun farkındaydım.. hahahahahahah :D amaniinn egom istemsiz bi şekilde çıktı.. yersen uzay egosu :D

aslında yazdığım herşey gerçek ve ben yüzde yüz arkasındayım.. mesela kadınlar gerçekten şeytandır, mesela evlilik aslında çok saçmadır, mesela gerçekten hergün elizabetle ilişkiye giriyorum, mesela içmeye çıkmadan önce evde başlamamlıyız, mesela gerçekten bi dönem sinem koballa ilişki yaşadım, mesela kadınlar gerçekten şeytandır..

tek derdim şunun unutulması; ben NoriN'im ve benim eşsiz düşüncelerim ve inanılmaz başarılarımdan bi başkasının sadece kıçının üstüne oturabiliyor ve doğru sıralamayla tuşlara vurabiliyor diye pay almasına uyuz oluyorum!! bişey dicekseniz yüzüme diyin üleeeyynn!!

o el insin arkadaşım.. indir o eli!!

indirmezsem ne olur lan??

ben öyle bi indirirm ki bi daha kalkmaz ne elin ne s.k.n!!

sen şimdi bi indir, ben sabaha yine kaldırırım sen hiç merak etme..

gibi mesela.. görüyosunuz ki insan hiç yalnız kalamıyor.. kafamın içi ses kaynıyo ulan..!! yazıya "yazar" olarak başladım NoriN bitirdi şimdi yine yazar oldum sonra bi ara Jenna Jameson olucam diye bi korku var içimde.. (Hüseyin Kaya lafım sana; benden uzak dur aslanım)


9 Kasım 2010 Salı

read dick chronicles


(resim: en güzelini bi bu aslan parçası yapıyo bi de merlin mensın :D )


tüm insanlık olarak seksi çok ciddiye alıyoruz!! hele biz türkler.. sırf cinsellik için evlenilen kaç toplum var?? lan, hadi onu geç cinsellik yüzünden cinayet işliyoruz her allahın günü.. bazı kadınlar, bazı "insan erkeği hayvanları" tarafından sokak ortalarında bıçaklanıyo kırk bir kere!! (maşallah!!) hadi bunu geçiyorum ne yazması keyifli ne düşünmesi..!!


yani şöyle düşünün; cinsellikle ilgili fiillerin yada sıfatların ve hatta cinsellik çağrıştırabilecek herangibi bir kelimenin bu kadar aktif (bkz: aktif) şekilde küfür olarak kullanıldığı başka toplum, millet, ırk bilen var mı?? zamanında yabancı birisine (yabancı dedim ama ben elemanı tanıyordum da eleman türkiye'ye azcık yabancıydı) güzide ülkemizde küfrün de yemek yada müzik gibi apayrı bi kültür olduğunu anlatana kadar göbeğim çatlamıştı.. örnek olsun diye "kaymak" kelimesini seçmiştim.. (kafam nerdeydi acaba?? durduk yere "sesteş" kelime felan açıklamak zorunda kalmıştım) yani hem fiil olarak hem de tatlı ismi olarak her türlü -hiç alakası olamadığı halde- aklımızı bel seviyesinin altına düşürebilen çok hoş bi kelime sağolsun..


ama dediğimde hala iddialıyım.. seksi çok ciddiye alıyoruz yahu!! hepimizin birer pipisi yada kukusu var ve kesinlikle hepimizin birer götü var.. eksiği yok fazlası var.. (çift götü olan insan gördünüz mü hiç?? ben gördüm..)


ben ne erkekleri anlayabiliyorum ne de kızları.. kafam çok karışık.. lütfen biriniz elimden tutun ve bana bi akıl verin ayol?? (ayol derken?? iki tarafı da anlamayınca mecburen üçüncü türle bazı yakınlaşmalara girdim.. hoşuna gitti mi pekii?? ya bi git allasen.. hehe tamam ben anladım seni..)



şimdiiiii.. erkeklerden başlayalım kızlara birazdan gireriz.. (hadi hemen "birazdan" olsuuunnn) erkeklerin bıyıkları, sakalları, göğüs ve bacak kılları, biraz fazla adeleleri, kel kafaları, tuttukları takımları, bi sucukları ve iki de yumurtaları var.. format hepsinde aynı!! birbirlerinden çok farkları yok.. ama hepsi, kendisinin dünyanın kralı olduğu bi hayal dünyasında yaşamaya eğilimli şizofreni aşamasının bi derece altındaki ruh hastaları.. ee, doğal olarak insan kendisini dünyanın kralı sanınca bi haremi hakettiğini düşünüyo.. yani kolay değil; sen dünyanın tüm sorumluluğunu al, tüm yükünü sırtlan (sırtlansınız lan hepiniz :) sonra sana bi 'haremcik' kadın düşmesin..


lan oğlum!! ne bok yedin de bunu hakettin cidden?? bu kadar hezeyan içinde olamazsın!! annen mi gazladı seni babanenen mi?? hangi sadrazamın sol paçasından aktın!? sokağa çıktığında tüm kızlar senin içine düşsün istiyosun.. yat armut ağacının altına, pişmişleri düşsün ağzına!! ayı!! ama 'evdeki' çeksin picamalarını, soysun mandalini, izlesin dizisini sen sürterken değil mi?? bi reca ederim bana da açıkla hele nerede o yoğurdun bolluğu?? ben de gideyim ordan doldurayım "kırk yıllık yoğurtçu kasesini"..


çok kızıyorum gerçekten ama (amadan önceki herşey yalandır diye bi laf var) ben farklı mıyım sanki?? yani burda leziz okuyucularıma yaranmak adına yalan sıkacak olsaydım neler yazardım.. ve fekat ben farklı değilim.. hatta bu durumun şahikasında bi arkadaşım, direk prototipim.. evet işte öyle bi tipim.. proto tip.. yani; bi kız benimle tanıştıktan sonra nasıl olur da benimle sevişmez çok merak ediyorum gerçekten.. vallahi gerçekten yaa.. sanki benden daha iyi sevişilecek birisini bulamazmışsınız gibi geliyo bana.. bence, benden önce sizin yararınıza olur bu.. bi deneyin derim ben..



evet, iğne bize girdiğine göre sıra çuvaldızda.. işte "birazdan" oldu.. :D



ya size ne demeli sevgili lezizler?? yıllar önce ilk erkek arkadaşınızı "belirlediğiniz" gün (bulan biziz, belirleyen siz..) elinizin altında (teknik olarak bazen elinizin altında) ne büyük bi gücü tuttuğunuzun da farkında oluyosunuz.. kafası çalışmayanlarınız yada fırsatı olmayanlarınız (ataerkil toplum yapısı altında ezilen tüm kadınlar için üzgünüm) hariç işte o elinizin altındaki "nimeti" kullanarak bizleri kukla gibi oynatıyosunuz.. biz zavallı "ayran budalaları" ise (am salak yazmanın kibarcası) öyle keyifle oynuyoruz ki sizin çekiştirdiğiniz iplerle.. yani ne zaman seks çıkacağı belli olur mu?? çocuğu şeker için ağlatmaktan, kediyi yumakla oynatmaktan bi farkı yok bu yaptığınızın.. insan olan bi yerden sonra sıkılır.. ama siz sıkılmıyosunuz maşallahınız var!! ölene kadar "hayali" mokoko.. çünkü siz "talibiniz" olduğu kadar yaşıyosunuz.. talibiniz bitince ölüyosunuz..


bazı aklı evvellerimiz "versen ne olur?? incilerin mi dökülür" diyo ya size, aslında haksız yere sitem ediyolar.. evet incileriniz dökülür.. vere vere kalmaz.. "sizin ki" bitmez elbette ama talibiniz kalmaz.. işte o zaman siz bitersiniz..


bizlere sataşması kolay 250 gram et parçasının peşinde koşan salaklarız diye.. ama size sataşması daha acı.. 250 gram et parçasının peşinde koşan salakların peşinde koşan salaklarsınız!!


yani gerçekten sadece size sarılıp uyumayı düşeleyen bi erkek olduğuna inanıyo musunuz bu dünyada?? bunu düşünüyo olabilir çocukcaaz.. ama "sadece" bunu değil..


bakınız sayın baĞyan, her önünüze gelene vermediğiniz gibi hakedene de vermekten çekinmeyiniz.. iyi ile kötüyü ayırınız.. iyiyi ödüllendiriniz.. bizim aklımız sırf "oraya" çalışıyo diye siz sanki hiç düşünmüyomuşsunuz gibi yapmayınız..


bahsettiğimiz altı üstü iki vıçk vıçk ne erkekler bunu elde ettiği için fazla şişinmeli ne de kızlar "vay beni kirletti" triplerine girmeli..


(tam yazıyı bağlıyodum ki önce yakın bi arkadaşım aradı.. biraz konuştuk.. ve çok sevgili arkadaşım dedi ki; "ben bi kaç tane çok güzel kız isityorum. böyle hiç carlamasınlar, cırlamasınlar evde dursunlar. istediğimle yatıp kalkayım." bu arkadaşım ne üzerine yazdığımı bilmiyordu bile bunları derken.

ardından msn'den konuştuğum bi hatun bana dert yandı.. bu hanım arkadaşımız nişanlısı uğruna ailesini karşısına almış, yaşadığı şehri, işini bırakmış bi arkadaşımız.. ama çocuk "kof" çıkınca tükürdüğünü yalamayıp geri dönmemiş birisi.. nişan atma hadisesinden sonra bi çocukla dışarı çıkıyo ve çocuk geceyi evde bitirmek istedi diye bozuluyo bana dert yanıyo.. ama o çocukla da ex-nişanlısını kıskandırmak için dışarı çıktığını bana daha önce söylemişti zaten..

yani bakın kızın hadisesini yazmak bile daha uzun sürdü ama sorun temelde aynı.. "pipi kukuya girecek mi??!!" bu konu daha çok su kaldırır.. en iyisi sonra devam edeyim.. (sonra yazarım, ederim dediğim hiç bişeye devam etmemişim lan!! yuh olsun bana.. :))
facebook: Norin Feltonian

6 Kasım 2010 Cumartesi

içim hataları


(votka enerci: en sevmediğim içki (idi))

ömrünün yarısını barlarda, kalan yarısını bara gitmeden önce evde içerek geçirmiş bi zat-ı muhterem olarak bu ay siz sevgililerime gece hayatında çok sık yapılan bi hatadan bahsetmek istiyorum.. mümkünse sizleri uyarmak, değilse bi bira açıp ardınızdan "iyi niyetliydi ama söz dinlemezdi rahmetli" demek istiyorum.. (maksat bira açmaya bahane olsun da..)


gece hayatında yapılan yanlışlar yaşa, cinsiyete ve maddi duruma göre değişkenlik göstermekle beraber hepsinin sebebi temelde aynıdır.. beklentiyi yüksek tutmak!! ve yüksek tutulan beklentiye ulaşabilmek için alkolü fazla kaçırmak.. en temel hata budur.. gecenin sonunda eve yanlışlarınız ile birlikte dönersiniz.. ve ertesi güne sadece baş ağrısı ile değil taş gibi ağır bi pişmanlıkla başlarsınız!! neyse ki ben yanınızdayım.. sizi korumak ve kollamak.. işim bu..


ama lafımı dinlemezseniz başınıza çok korkunç şeyler gelebilir.. ömrünüzün kalan her dakikasını bir kabusu yaşayarak geçirebilirsiniz.. (bir yandan korku filmi izliyorum.. gaza geldim :p ) pekii, başınıza neler gelebilir aceba?? mesela, "ben daha ölmedim" amcaları bel ağrısı ile, "çok eğleneceğim" diye yola çıkan kız kusmuklu ayakkabılar ile, "illa bu gece birisini tavlıycam" diyen abaza ise insansı bir canlı ile eve dönebilir.. (bel ağrısı, kusmuklu ayakkabı ve insansı canlı.. hepsi başıma en az bi kere geldi canlarım.. biliyoruz da konuşuyoruz :D )


hatalar silsilesinin ilk halkası daha evden çıkmadan vucüda gelir.. (cümleye bak!! ukalık diz boyu.. e napayım ama beni böyle seviyosunuz :D) (seviyosunuz demi len?? bişey söylesenize!! )


"evde bi şeyler içelim. sonra çıkarız" mantığı kız/erkek, genç/yaşlı, zengin/fakir herkesin içine düştüğü bir tuzaktır.. herkesin amacı kendi anlayışı nasılsa o şekilde eğlenceyi maksimize etmek iken, bu şekilde "maymunize" etmeyi garantilemiş olur..


biraz yaşı geçkinlerimiz evde yavaştan ortama ısınmayı, dişilerimiz çekingenliklerini üzerlerinden atmayı, parası az olanlarımız tasarruf etmeyi amaçlıyolar.. ama olaylar asla bekledikleri gibi gerçekleşmiycek bana güvenin..


birinci grup mekana varınca iki tek daha atar ve kafayı iyice bulup, kel kafasını müziğin ritmine hiç uymayacak şekilde sallayarak komik duruma düşer.. ikinci grup o derece güzelleşmiştir ki, daha iki saat önce yüzüne bakmayacağı çocuğun içine düşer.. üçüncü gruptaki arkadaşım ise artık para, değer, tasarruf,menkul kıymet gibi kavramlarını yitirdiklerinden olsa gerek bir şişe daha bira içebilmek için (ertesi gün hatırlamamak üzere) borç batağına düşer..


hadiii bunlar neysseee.. bir de yükselen beklentiye ulaşamayan inasanın öfkelenmesi ve o öfkeyi çevresine yöneltmesi durumu vardır.. tez konusu gece canlımız zaten zil ve zurna melodileri arasında göbek atmakta olduğu için saçmalamaya başlamıştır.. mantık kadrajından çıkalı çok olmuştur.. ve kaçınılmaz son olarak kavga evresi gelir.. illa ki yumruk yumruğa bir kavga değil.. (zaten o iş o raddeye varınca ışık hızında bi ayılma gözlemlenebilir kişide :D ) sevgilinizle kavga edebilirsiniz, beraber çıktığınız arkadaşlarınızla kavga edebilirsiniz hatta elinizdeki içki kadehi ile bile kavga edebilirsiniz.. (kafası çok güzelken işemeye giden ve bi türlü çişi bitmediği için "aletiyle" kavga eden bile gördüm.. hayıri ben değilim.. biz kendisiyle kavga etmedik ama bi ara sinirlenip biraz sesimi yükseltmiş olabilirim.. )


sadece kendi tadınızı değil çevrenizdekilerinden bütün keyfini kaçırdınız mı?? aferim size!! gerçi siz olmasanız gruptan bir başkası kavgayı çıkaracaktı nasıl olsa.. ama siz erken davrandığınız için artık "en zayıf halka" sizsiniz ve sonsuza kadar bu etiketle yaşamaya mecbursunuz.. madem gecenin keyfine turp suyunu siktınız hadi artık eve dönelim.. ama nasıl?


evde iki kadeh bir şey içip "saat daha erken. bu saatte çevirme olmaz. arabayla gidelim nasılsa ben mekanda pek içiycem" demiştiniz değil mi? heh, tabii tabii.. üç saat sonra mekandan çıkarken aklı hala yerinde olan arkadaşlarınızın tüm itirazlarına rağmen "ya arkadaşım sarhoş değilim diyorum. altı üstü beş tane votka-enerji içtim. nedir yani?" argümanını savunarak direksiyon başına geçersiniz.. en iyi ihtimal ile yoldaki ilk trafik çevirmesine ehliyetinizi altın tepside sunmuş olursunuz.. daha kötü ihtimallerden allah korusun, aman diyeyim.. zaten alkollü kişi alkollü olmasa alkollü araba kullanmaz!!


eğer az içmeyi planlıyorsanız lütfen evde içmeden çıkın.. ve beklentilerinizi gereksiz yüksek tutmayın.. sonuçta ne kadar yükselirseniz o kadar sert düşersiniz..


kafaya çok fazla takmaya gerek yok.. hayatı ve geceyi akışına göre yaşayınız ve yaşatınız sevgili lezizlerim ve canım azizlerim.. her nerede olursanız olun. ;)